7Fates - [31. Bölüm] 7FATES: CHAKHO (Türkçe Çeviri)
31. Avcı (1)
Haru derin ve uzun bir uykuya daldı. Bir kere bile uyanmadan günlerce uyudu. Bir gün gri gözleri uzun bir aradan sonra nihayet açıldı. Etrafına bakındı ve çevresine bir göz gezdirdi. Klimadan yüzüne doğru gelen soğuk havayı hissetti. Gözünü birkaç defa kırpıştırdı ta ki oturma odasından gelen sesi duyana kadar.
Yarı açık kapıdan Zeha, Hosu ve Dogeon’un mutfakta bir şeyler hakkında konuştukları duyabiliyordu.
“Sana diyorum, yumurtaları eriştenin içinde çırpman lazım. Bu kadar.”
Hosu kafasını sallayarak aniden karşı çıktı.
“Hayır, erişte sadece pişmeye yakın olduğu zaman yumurtaları eklemen lazım. En iyi yolu bu. Yarı kaynamış yumurtaların erişte ile beraber ne kadar lezzetli olduğunu biliyor musun? İkiye böl ve harika.” Hosu sanki mahkemedeymiş gibi savunma yaptı. “Hey, kulağa lezzetli geliyor.” Dogeon, Hosu’ya katıldı.
Zeha, Dogeon’a hayal kırıklığına uğramış bir şekilde bakış attı.
“Dogeon… Şimdi Hosu’nun tarafını mı tutuyorsun? Ama sen bunca zamandır benimle yumurtalarını çırpardın…”
“Hey, hey, hadi ama. Yeni şeyler denemek daima eğlencelidir.” Dogeon, arkadaşını yatıştırmak için elini sallayarak omuz silkti.
Haru böyle önemsiz bir konuda tartıştıkları için üçüne de gülmekten başka bir şey yapamadı.
İyi, iyi.
Önemsiz şeyler için tartışmak onların yararınaydı. Mesela en iyi erişte pişirme yöntemi, eğlenmek için son zamanlarda çıkan filmlerden biri, bir şeyler için kıyafet alışverişi... Bu noktada kavga etmemeli ve hayatlarını riske atmamalılardı. Bunun yerine, yaşlandıklarında geriye dönüp bakabilecekleri harika anılar biriktirmeleri gerekirdi.
Bugünün dünyasının böyle olmasını ne kadar çok isterdim…
Haru gözlerini tekrardan kapattı.
“Tabae bize ihanet etti! Ne zavallı ve kurnaz bir melez.”
Evindeyken Pyori’nin dediklerini hatırladı.
“Benim kabilemdeki herkes, diğerleri de dâhil olmak üzere, ona inandı. Daha iyi bir dünya -daha güzel ve güvenli bir Sinsi- yaratmak için elinden geleni yapacağına inandık. Bu yüzden kabilemin büyükleri, güçlerinin her bir zerresini o sefil haini kutsamak için harcadılar.”
Haru'nun tamamen unuttuğu hikâyeler, duduriler arasında nesilden nesile aktarılmıştı.
“Fakat onunla beraber savaşa gittiğimizde, savaş biter bitmez bizi terk etti. O ve Ayı bizi kovdu.”
Haru buna merak sardı.
“Ayı soyundan gelenlerin insanlar olduğunu bildiğini söyle. Neden o zaman insanlar için silah üretiyorsun?”
“O zamanlar Ayı kabilesi için Tabae'nin ne anlama geldiğini biliyor musun? Kaplanlara karşı onları koruyan bir süper kahramandı. Ona o kadar saygı duyuyorlardı ki ayı kabilesinden çok Tabae kabilesine benziyorlardı.”
Pyori'ye göre, ayılar çıplak gözle görülemeyen kendi tanrılarından daha yakın daha somut bir kahramana inanıyorlardı. Tabae'nin melez olduğunu ve bu yüzden iki dünyanın da zevkini yaşadığını düşününce bu mantıklı geliyordu. Bir ayı gibi savunma yapabilir, kaplan gibi saldırabilirdi.
Ve böyle kusursuzluk timsali bir kişi ayıların tarafındaydı.
"Melez ırk normalde sadece bir tarafın güçlerine sahip olur. Ama o kırma yani Tabae, kusursuzdu. Her iki kabilenin de üst düzey üyelerinin güçlerine sahipti. Çok kibar ve herkesi büyüleyen biriydi öyle ki önceden onunla dalga geçenler bile en sonunda Tabae karşısında yelkenleri suya indiriyorlardı."
Sonunda Tabae; ayı, kaplan ve diğer kabilelerin gönüllerini kazanabildi. Ve bu yüzden herkes o anda toprakların koruyucusu olan Hupo'ya ve onun kaplan kabilesine karşıydı çünkü hepsi Tabae'yi seviyordu ve Hupo'dan ziyade ona meylediyorlardı.
Ama savaş bittiğinde Tabae'nin gerçek yüzü ortaya çıktı ve Tabae, Ayı Kabilesi dışında herkese ihanet etti.
Ayılar dışındaki tüm kabileleri Sinsi'nin dışına sürgün etti.
"Hey, sen. Yeter artık. Çekil gözümün önünden. Sana anlatacak başka hiçbir şeyim yok. Her şeyi bırak sen o iğrenç kırmanın arkadaşısın." Pyori Haru'yu önemsemiyormuş gibi el sallarken kelimeleri tükürür gibi sarf etti.
Haru, Pyori'nin konuşmasını bitirdiğini fark etmişti. Yine de arkasını öylece dönüp gitmedi. İleride Duduri Kabilesinin yardımına ihtiyaç duyabileceklerine dair bir his vardı içinde. Haru bu yüzden onu inandırmak için biraz daha kalmaya karar verdi.
Haru Pyori 'ye basitçe Chakho'nun Sinsi'yi kaplanlardan korumak istediğini açıkladı. O zamanlar kaplanlara karşı Duduri Kabilesinin rolünü anlattı ve eğer Sinsi kaplanların eline geçerse işlerin nasıl korkunç bir hal alacağı konusunu vurguladı. Pyori nihayet Haru'ya silahı vermeden bir anlığına tereddüt eder gibi oldu. Ama bu kadardı.
Haru beraber savaşmalarını önerdiğinde Pyori sırıtarak,
"Tek şartım o kırmadan kurtulman." Şeklinde cevapladı.
Haru, Pyori'nin davranışlarından kabilesinin nesilden nesle aktardığı halk hikâyesinin gerçeğe yakın olduğunu söyleyebilirdi. Sonuç olarak balta unutsa da kesilen ağaç bunu unutmazdı.
Doğru olabilir miydi? Pyori gerçekten aldatan ve adi bir karakter olabilir miydi?
Haru, Cein'in kaplan kaşıyla bile hâlâ hiçbir şey hatırlamıyordu. Gerçeği doğrulayabileceği hiçbir yol yoktu.
Tabae'nin aklında ne vardı?
Cein'e göre yedisi de Tabae'nin ruhuyla doğmuştu.
“Ama bu çok kafa karıştıran bir durum... Ben bir Kaplan Kayasıyım... Nasıl olur da Tabae'nin hayatını görüp, diğerleriyle aynı hafıza ve zihne sahip olmaya mantıklı bir açıklama getirebilirim?”
Haru'nun uzun süreli varlığı hafızasının parçalanmasına neden olsa da hâlâ kendine ait olmayan anıları ayırt edebiliyordu. Bunu, diğer altı kişiyle tanıştığından beri yaşıyordu.
O anıların Tabae'ye ait anılar olduğunu anladı. Yedisinin de aynı geçmişe sahip olması yeterince garip ve gizemli değilmiş gibi o, Kaplan Kayası, da onlarla aynı geçmişi paylaşıyordu. Bu ciddi anlamda sıra dışıydı.
En azından geçmiş yaşam konusu şimdilik kabul etmek mantıklı gelebilir... Yine de...
Haru, hala erişteleri nasıl hazırlayacaklarını tartışan arkadaşlarına bakıyordu.
Onlara Pyori ile olan konuşmamı anlatırken hangi şekilde konuşmalıyım?
Tabae'yi kaplana karşı çıkan bir kahraman olarak görüyorlardı.
Doğal ve değişmez olarak kabullendiğimiz Tabae'nin gerçeği bize sırtını döndüğünde ne yapmam lazım?
Tabae ayıların refahı için kaplanları ve diğer kabileleri kovduğunu ortaya çıkardığında ve bu şeytanca mizaç için hiddetli bir cezayı hak ettiğinde, karşılığında bir şey istemeden kaplanlara karşı olan savaşa yine de devam edecekler mi?
Yoksa Tabae ile ilgili yakın zamanda parçalanmış anıların yenilenmesi, onun vasiyetine kolayca itaat etmek ve bunu sürdürmek için son çare olarak mı kullanılacak?
Onun vasiyeti...
Eğer Sinsi sadece insanlar tarafından engellenmiş olsaydı, Tabae'nin vasiyeti için çalışmaya devam etmek çok da berbat bir fikir gibi gelmeyecekti.
Ne de olsa insanlar ayıların soyundan geliyordu. Bu, Chakho'nun kaplanlarla insanlar için savaşması anlamına geliyordu.
Ama Pyori'nin ortaya çıkışıyla her şey değişti. O herkese Sinsi'nin sadece kaplanlar ve insanlar tarafından değil, diğer yaratıklar tarafından da engellendiğini gösterdi.
Eğer Tabae'nin vasiyeti, Sinsi'deki ayılar hariç her kabilenin kökünü kurutacağını meydana çıkarsaydı...
"Haru?" Zeha, uyanık olduğunu fark eder etmez arkadaşına seslendi.
Zeha'nın sesi, Haru'yu transtan çıkardı.
"Yeni mi uyandın? Hey, ne kadar uyuduğunu biliyor musun?"
"Çok değildir herhalde." dedi Haru hiçbir duygu belirtisi göstermeden.
"Çok değil mi? Hey, yeniden taş olacaksın diye korktum." Zeha ona yanaşırken cevap verdi.
Haru, ona acı bir şekilde gülümsedi. O zaman Zeha yatağa oturdu ve ateşini ölçmek için elini Haru'nun alnına koydu.
"Haru, bir sorun mu var?"
Haru, Zeha'nın nazik kahverengi gözlerine baktı.
"Hayır, bir sorun yok. Sadece yorgundum," diye cevapladı uzun bir duraksamadan sonra.
+++
Bir gün, Ağustos ayındaki yağmur zamanı sona erdiği sıralarda, Yisal Grup bir uygulama geliştirdi ve onu insanlara ücretsiz olarak kullanıma sundu.
Uygulamanın adı "Avcı"ydı. İnsanların yakınlardaki kaplan avcılarına bir bildirim göndermesine, avcıların da otomatik olarak bildirimi almasına olanak sağlıyordu.
"Bir kaplanla karşılaştığınızda ya da kaplan olduğunu düşündüğünüz birini bulduğunuzda, sadece düğmeye 3 kere basın."
Hwanwoong, yayınlandığı gün uygulamanın amacını topluma sundu. Konuşurken ağzını pervanesiyle kapattı.
Hwanwoong sunumu yaptığı sırada hiç kimse pervanesinin arkasındaki tehditkâr gülümsemeyi görmemişti.
"Saniyeler içinde kendinizi kaplan avcılarının kurtarıcı ellerinde bulacaksınız. Kaplan avcılarının da bu uygulamanın kullanışlı olduğunu anlayacağından eminim. Kaplan avcıları düğmeye 3 kez basarak yoldaş avcılardan yardım isteyebilir."
Uygulamanın kullanımı kolaydı. Telefona indirilir indirilmez otomatik olarak telefonun işlev sistemiyle bağlantı kuruyordu. Bildirim göndermek için tek yapmak gereken düğmeye üç kez basmaktı.
Basın toplantısından sonra Hwangwoong ofisine döndü ve aşağıda uzanan şehre bakan geniş camın kenarına gitti. O sırada kartala benzeyen gizemli yaratık uçarak gelip Hwangwoong'un omzuna kondu. Hwangwoong yaratığın başını okşarken mırıldandı.
"Hiç kimse kaplanlar tarafından öldürülmek istemediği için herkes bu uygulamayı kullanacaktır."
"Ciyak!" diye cırladı kartalımsı yaratık. Hwangwoong sırıttı.
"Birazcık daha bekle. Yakında ziyafet çekeceğiz."
+++
Yayımlanışından yalnızca birkaç gün sonra Sinsi'nin neredeyse bütün vatandaşları ve kaplan avcıları uygulamayı telefonlarına kurmuştu.
Çok geçmeden internette uygulamayla ilgili pek çok yorum ve gönderi paylaşılmıştı.
"Hunter'ı cidden kullanan kimse var mı?" diye soruyordu gönderilerden bir tanesi.
"Ben. HARİKA bir şey." diye anında cevap verdi birileri.
Bu yoruma gelen yanıtlardan birinde "Kaplan avcıları gerçekten hemencecik yardıma geliyorlar mı?" diye soruyordu.
"Evet, geliyorlar. Öyle çabuk gelmeleri sayesinde şu an hayattayım."
Bir başka gönderi ise şöyleydi: "Hwangwoong tam anlamıyla mükemmel değil mi? Yani eğer onun yerinde ben olsaydım uygulamayı ücretli yapardım."
Buna birçok yorum gelmişti: "Evet, bence de. Yisal Grup'a bu uygulamayı geliştirdiği için minnettarım."
"Başka bir şirket olsa uygulamayı kaplan avcıları için ücretsiz yaparken vatandaştan ücret talep ederdi ya da üyelik gibi her ay ödeme yapmamızı isterdi."
"Haklısın. Çünkü çaresiz vatandaşların kaplan avcıları hemen yardıma koşsun diye para vereceğini biliyorlar."
"Uygulamada reklam falan olmadığını fark ettiniz mi? Hwangwoong'un uygulamayı yavaşlatacaklar diye bunları kaldırdığını duydum."
"Ayy. Hwangwoong gerçekten daha az çalışıp daha çok kazanmalı. Çok cömert."
+++
Sinsi vatandaşları uygulamayı göklere çıkarmıştı. Kaplan avcıları için de durum aynıydı. Uygulama kullanıma geçmeden önce birçok avcı, vatandaşların yardımına koştuklarında karşılarında yalnızca parçalanıp hırpalanmış bedenleri bulurlardı çünkü kaplanlar onlara kıyasla fazla hızlıydı.
Fakat şimdiyse uygulama sayesinde kaplan avcıları vatandaşların yardımına daha çabuk yetişebiliyordu. Tek yapmaları gereken bir bildirim aldıktan sonra vatandaşın yerini tespit etmek ve doğruca oraya gitmekti.
Ayrıca bildirim bölgedeki tüm avcılara aynı anda gittiği için birçoğu kaplanlara karşı güçlerini birleştiriyordu ve bu da savaş sırasındaki yaralanma ve ölüm vakalarını azaltıyordu.
İnsanlar bunun mükemmel bir uygulama olduğunu düşünüyorlardı.
Yani en azından ilk başta böyle düşünüyorlardı.
DEVAM EDECEK…
_____________________
Orijinal Kaynak: HYBE_STORIES
Türkçe Çeviri: jeeykev, starshine, lumi, glow @ BTSTurkey
Kontrol: jeeykev, lumi @ BTSTurkey
Çeviriyi almak ve başka bir yerde paylaşmak YASAKTIR.